Bilimsel Araştırmalara Göre Kendi Rüyalarımızda Hiç Ölmediğimiz Doğru mu?
2 mins read

Bilimsel Araştırmalara Göre Kendi Rüyalarımızda Hiç Ölmediğimiz Doğru mu?

Düşününce ne kadar ürpertici geldiğinin farkındayız, fakat konuyla ilgili gerçekleştirilen çalışmalar; kendi rüyalarımızda ölümü görmemizin nedenine ışık tutuyor.

Belki bilinçaltı, belki değil. Yine de böyle bir gerçeğin sebebini merak etmedik değil, gelin birlikte cevabı öğrenelim.

Rüya kayıtlarını inceleyen Kelly Bulkeley, ölüm temasının rüyalarda yaygın olarak görüldüğünü belirtiyor.

Birçok insan, rüyasında ölme anına yaklaşırken genellikle uyanır. Uzmanlar, bu durumu kâbuslara karşı doğal bir tepki olarak değerlendiriyor. Harvard Tıp Fakültesi’nden psikolog Deirdre Barrett, “Korku insanları uyandırıyor” diyerek bu mekanizmayı da açıklamış oluyor.

Ancak ilginç bir şekilde bazı araştırmalar, insanların rüyalarında kendi ölümlerini deneyimlediklerini ve garip bir şekilde bunun huzur verici olabileceğini ortaya koyuyor.

Araştırmadaki bazı katılımcılar, rüyalarında bedenlerini terk ederek “öteki dünya deneyimleri” yaşadıklarını veya başkalarının ölümlerine pasif gözlemci olarak tanıklık ettiklerini bildiriyor. Bu, bedensel deneyimlerden ayrılma ve ölüm eşiğinde olma duygularına benzer bir durum yaratıyor.

Ölüm rüyalarının nedenleri ise karmaşık.

Uzmanlar, insanların doğuştan gelen bir ölüm korkusuyla programlandığını ve rüyalarında bunu deneyimlemenin, kendi ölümlülükleri hakkındaki duygularını yönlendirmelerine yardımcı olabileceğini öne sürüyor. Ancak bazen ölüm temalı rüyalar, yaşamın sona ermesini değil de iş veya ilişki gibi başka sonları temsil edebilirken yeni başlangıçların habercisi olabilir.

Bulkeley, rüyaları incelerken gerçekçilikten uzak durmanın önemli olduğunu belirtiyor. Ölümle ilgili bazı rüyalar, biyolojik yaşamın sona ermesiyle doğrudan bağlantılı. Ancak çoğu durumda ölüm, değişim, kayıp ve yenilenme gibi sembolik anlamlar taşıyor.

Sonuç olarak kendi rüyalarımızda ölümü deneyimleyebildiğimiz gibi, bu, rahatsız edici olmaktan öte “huzur verici” olarak yorumlanıyor.

Kaynaklar: Washington Posts, PsyToday

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir